25 Mart 2015 Çarşamba

CHP ANKARA 2.BÖLGE MİLLETVEKİLİ A.ADAYI

ANKARA 2.BÖLGEDEN A.ADAYI ERGEN;
“Elbirliği ile tüm engeller aşarız”
    Ankara’nın tanınmış işkadınlarından girişimci Selma Ergen 2.Bölgeden CHP milletvekili aday adayı...
     Ergen, şu günlerde 29 Martta yapılacak olan ön seçimde listenin ön sıralarında yer alabilme heyecan ve gayretiyle, seçim bölgesinde arı gibi koşturuyor.
     Yüksek tahsilini işletmecilik alanında yapan Ergen;  
     Emekli olduktan sonra 2000 yılından beri “Ergen Sigorta Acenteliği ile Ergen Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği Şirketleri”nde Genel Müdür olarak çalışmalarını yürütürken CHP Yenimahalle ilçe teşkilatında başkanlık dahil yönetimde aktif görevlerde bulundu. Ayrıca birçok sivil toplum kuruluşunda da yönetim kademesinde görevler üstlendi.
     Bu kez Haziranda yapılacak milletvekilliği için aday adayı oldu.
     Neden aday olduğunu da şöyle açıklıyor;

     Bana en çok sorulan sorulardan birisi şudur;
     “Neden aday oldunuz?” Güzel bir soru…
     Bu ve benzeri sorular beni mutlu ediyor. Ünlü bir söz var. Denir ki;
“Sorgulamayan cahil, sorgulatmayan zalimdir”. Sorgulamalar,
değerli seçmenlerimizin ne kadar aydın olduğunu gösteriyor.
29 Mayıs günü ön seçimde oylarını kimlere vereceklerini çok iyi hesap ederler.
Gerek belediyede çalıştığım, gerekse emekli olunca 2000 yılından beri aktif bir şekilde görev yaptığım CHP’li bir arkadaşınız olarak ülkemizin yaşadığı siyasî, sosyal ve ekonomik durumları yakından izlemekteyim.
Hep beraber ilerlemesini istediğimiz bu ülkenin, pek çok alanda hızla geriye ve çöküntüye sürüklendiğini üzülerek görüyoruz.
-Pek çok zorunlu ihtiyaç maddelerine aşırı zamlar yapılırken; her yıl asgari ücret çok az artırılıyor. Emekli ve memur maaşlarına çok komik zamlar yapılıyor. Bu insanlarımızın yaşam koşulları zorlaşıyor. Tarıma gelince, bitme noktasına yaklaştı. Köylülerimizin perişanlığı da had safhada…
Ben işçi, memur, emekli ve köylülerimizin yaşam seviyelerini artırma ve onların haklarını koruma konusunda halkımızın elçisi olmak için adayım.
-Gelir dağılımında ve diğer alanlardaki adaletsizliğin, eşitsizliğin, her tür hukuksuzluğun giderilmesi için sizlerle birlikte mücadele etmek için adayım.
-Kadınlarımızı ve çocuklarımızı her türlü şiddet ile tacizden korumak için tüm önlemlerin alınması konusunda azami gayreti göstermek için adayım.
-Çaresizlerin çaresi olmak, sorunlara geçici değil; kalıcı çözümler üretmeye özen göstermek için adayım.
-Ulaşılamaz, erişilemez bir vekil değil, her zaman rahatlıkla ulaşılabilir bir vekil olmak için adayım.
Yeter ki elbirliği yapalım. Elbirliği ile tüm engelleri aşarız.

13 Mart 2015 Cuma

ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE ONLARI ANIYORUZ

ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE ONLARI ANIYORUZ

RIDVAN ÇONGUR (26.07.1932 Bilecik-13.03.2013 Ankara);

1959 yılında göreve başladığı TRT Ankara Radyosu başta olmak üzere radyo ve TV’lerdeki tok, muntazam diksiyonu ile önce sesiyle tanıdık O’nu. 1962 de Ankara Ü. İlahiyat Fakültesini bitiren Çongur, TRT’de sunuculuk, program yapımcılığı, müdürlük, danışmanlık, başbakanlık müşavirliği dahil çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Bazı üniversitelere bağlı iletişim fakültelerinde öğretim görevlisi olarak ders vermiştir.
Araştırmacı yazarlığı ile hazırladığı birçok biyografik esere de imza atan Çongur’un pek çok yazısı ve şiiri ünlü dergilerde yayınlanmıştır.
Yayımlanmış yapıtlarından bazıları:   Ses (  2001 )2. baskı (2005 ),Özelleştirmede Aşırı Davranılmış mıdır? ( 1963 ),Dil Tartışmaları ( 1964 ),Hukuk Dilinde Özleşme ( 1965 ),Söz Sanatı ve Güzel Söz Söyleme( 1999 ),Dil ve Edebiyat Tartışmaları ( 2001), Anı olarak: Tevfik İleri (1986), Remzi Oğuz Arık’a Armağan ( 1986 ),90. Yıldönümünde Remzi Oğuz Arık ( 1989 ),İlhan Geçer’ 50.Sanat Yılında (1989), Ahmet Tufan Şentürk (1997), Doğan Kasaroğlu ( 1998 ), Adnan Öztrak (1999 ) Ahmet Kutsi Tecer ( 2001),Orhan Şaik Gökyay ( I-II- III, Nail Tan ile birlikte ( 2002–2005 ), bunlardan başka plak, ses kaseti, TV ve Video çalışmaları vardır. Son eseri de Mehmet Akif Ersoy’u“Safahat”
Merhum H.Rıdvan Çongur ve yukarıda adı geçerlerle birlikte cümlesine  Allah’tan rahmet diliyor ve mekanı cennet olsun diyoruz.
*






Kişisel not: Rıdvan ağabeyimle manevi babam şair Ahmet Tufan Şentürk’ün evinde genellikle cuma günleri buluşur, sohbet eder, şiir okur, yemek yapar ve öğle yemeğini birlikte yerdik. O’na tekrar rahmetler diliyorum. 
-
GALİP ERDEM (10.03.1930-12.03.1007)

Rize-Fındıklı’da doğan Galip Erdem, babasının memur olması dolayısıyla tahsilini değişik okullarda yaptı. Baba Rasim bey Erzurum-Narman nahiye müdürü iken, o da
Erzurum’da devam ettiği liseden 1949 da mezun oldu. 1953 de Ankara’da PTT de çalışmaya başladı. Çeşitli resmi işlerde (bakan müşavirliği dahil) ve özel sektörde
çalışmalarını sürdürdü. Bir yandan da okumaya devam ederek Ankara Hukuk Fak.’ni bitirdi.
Birçok gazete ve dergideki yazılarıyla, iyi bir Türk milliyetçisi olarak öne çıktı.
Rahmetle anıyoruz.

9 Mart 2015 Pazartesi

ABDULLAH ÇAĞRI ELGÜN MV.A.ADAYI OLDU

Yazar arkadışımız
ABDULLAH ÇAĞRI ELGÜN
Milletvekili Aday Adayı oldu
                                                                                     İsmail KARA
    Kayseri’nin yetiştirdiği güzide evlatlarından eğitimci şair, yazar ve bürokrat Abdullah Çağrı Elgün, önümüzdeki seçimler için milletvekili aday adayı oldu.
    Şimdiye kadar 20 den fazla eseri yayınlanan, radyo ve televizyon-larda yer alan bazı dizi ve belgesellere imza atan Elgün, yaklaşık 15
STK (Sivil toplum kuruluşu)’na da üyedir.
    Sporla da yakınen ilgilenen yazar, üç Uzakdoğu sporu dalında
yüksek kuşak sahibi ve uzmandır.
    Türk dünyasına büyük ilgi gösteren ve yaptığı araştırmalarıyla da tanınan Elgün’e öğretim görevlisi olarak bir süre çalıştığı Kazakistan Abay D.Üniversitesince Doçentlik payesi verilmiştir.
     Özetle, Abdullah Çağrı Elgün kardeşim; çok yetenekli ve aktif bir insan olarak bence de TBMM’de milletvekili olarak yer almaya lâyık bir kişiliğe fazlasıyla sahiptir.

     Çıktığı yolda kendisine başarılar diliyorum. 


7 Mart 2015 Cumartesi

T Ü R K K A D I N I (Dünya Kadınlar Günü)

    TÜRK KADINI
                                                              ---İsmail KARA---
    Son yıllarda aile içi şiddetin ve kadına karşı yapılan zulmün artışı karşısında, bir insan olarak çok üzülüyorum.
    Zira şu en gelişmiş çağda insanın insana zulmü, hazmedilir türden değil… Hayvanlara karşı yapılan eziyetlerin dünyaca kınandığı, hayvan haklarıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının hızla çoğaldığı şu zamanda, insan haklarının daha ziyade ön planda tutulması gerektiğine inanıyorum.
   Özellikle Türk kadını için geçmişimize baktığımızda, bugünkünden çok daha ileri konumda olduğumuzu söylersek, abartmış olmayız.
   Türk kadınının sosyal ve siyasal boyutunu ele almak için öncelikle tarih içerisindeki durumunu ve gelişim seyrini incelemek gerekir. Türklerin Orta Asya’daki varlığından itibaren İslam dininin kabul edildiği 8. yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde, Türk kadını toplumsal konum bakımından büyük ölçüde erkekle eşitti. Hun hakimiyetinin sürdüğü devirlerde devletin başı hakan, eşi hatun ile birlikte devleti temsil ederlerdi. Türklerin ilk yazılı belgeleri olan Orhun Kitabelerinde Türk kadınından saygı ile bahsedilir. Devlet ve milletle ilgili önemli kararların alındığı kurultaylara hatunlar da katılır ve etkili olurdu. Kadın erkekler gibi çok iyi ata biner ve kılıç kullanırdı. Yine bu dönemde evli kadın kutsal sayılır, ona hakaret edenler şiddetle cezalandırılırdı. Bilinen gelenek ve görenekler her yönüyle erkeklere denk olduklarını ispatlamaktadır. 
   Kadınları hor görmeye, aşağılamaya ve onlara çeşitli hakaretlerde bulunmaya, eza-cefa etmeye hiçbir erkeğin hakkı yoktur ve de olamaz.
   Bakınız Hz.Muhammed bir hadisinde ne diyor; “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür”.
   Kadınları hor gören kötü ve aşağılık kimse olmayalım.
   Kadın, aile içinde bir öğretmendir, bir eğitimcidir. Zira milletimizin birer ferdi olan çocukları, geleceğe onlar hazırlar. Bu itibarla Büyük Önder Atatürk de şöyle der; “Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok kültürlü, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar”. Öğretmen, nasıl bir saygınlığa sahip ise; kadınımız da büyük bir saygınlığa sahiptir. Onları eğitimsiz ve geride bırakmaya da hiçbir yönetimin, hiçbir şahsiyetin hakkı yoktur.
   Kadınlarımıza önem verelim, onların iyi yetişmesi, en azından aile içinde iyi bir eğitimci olmalarını sağlamak için de azami gayreti gösterelim.