20 Eylül 2013 Cuma

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU'nu anıyoruz.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1911-21.09.1975)

Ünlü ressam ve şairimiz Görele’de doğdu. Trabzon Lisesi’nden sonra,Güzel Sanatlar Akademisi’nde sürdürdüğü resim öğrenimine Paris’te devam etti. Yurda dönünce de Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocalık yaptı. Bu çok yönlü sanatçı şiir ve resim dışında sanatın birçok kolunda eserler üretmiştir; yazma, seramik, gravür, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi, litografi gibi… Geleneksel süslemede, el sanatlarında, kilim ve minyatürlerde kullanılan bazı motifleri Batı’nın teknikleriyle değerlendirip ürettiği eserleriyle oldukça dikkat çekti. Akademide ünlü ressamlar Nazmi Ziya Güran ve İbrahim Çallı’dan dersler aldı.

Lise yıllarında yazmaya başlayıp sürdürdüğü şiirlerinde halk üretimi kaynaklardan beslenerek (masal, türkü, deyiş vb.) doğa tutkusunu, insan ve yaşam sevgisini, toplumsal sorunları işledi. En ünlü şiiri “Karadut” adlı aşk şiiridir. Tüm şiirlerini on kitapta topladı. Akademide öğrenim görürken şiir konusunda ünlü bir şair Ahmet Haşim’den  yararlandı.

Babası Milletvekili Mehmet Rahmi Eyüboğlu, kardeşleri ünlü şair Sabahattin Eyüboğlu ve ilk kadın mimarlardan Mualla Eyüboğlu, eşi ise ressam Eren Eyüboğlu’dur.

Karadut

Karadutum, çatal karam, çingenem 
Nar tanem, nur tanem, bir tanem 
Ağaç isem dalımsın salkım saçak 
Petek isem balımsın ağulum 
Günahımsın, vebalimsin. 
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan 
Yoluna bir can koyduğum 
Gökte ararken yerde bulduğum 
Karadutum, çatal karam, çingenem 
Daha nem olacaktın bir tanem 
Gülen ayvam, ağlayan narımsın 
Kadınım, kısrağım, karımsın.

*
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
(Sn.Arzu KÖK’ün yazdı)
Bu gün 21 Eylül, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ölüm yıldönümü. Dizelerini
bir ressam gözüyle, doğanın ve yaşadığı yörenin tüm alacasını
yansıtarak biçimleyen usta bir kalem, şair, yazar, ressam. Şiirlerinde
gördüğü duyduğu her şeyi hissederiz. Adeta kanatlanmak ister
şiirleriyle. Yedi kat göğün ardını ararken, biraz derviş, biraz
mistik, kafası kızdığındaysa sıkı bir isyancıdır Bedri Rahmi.

Yaşar Kemal, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun hastalanmasını çok sevdiği
ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu'nun tutuklanmasına ve ölümüne bağlar.Vedat
Günyol da bu sava katılır. Dağlarca daha sonra Bedri Rahmi'den geriye
kalanı şöyle seslendirir;

"Sanki maviliğe bir kırmızı çıngırak çıkar
Ne bileyim bu ev nerelere yakın
Kardeş Eyüboğlu nerelere uzak çıkar"

Edebiyatımıza ve resim sanatına katkıları yadsınamayacak büyük
şairimizi rahmetle anıyoruz.


Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yaşamından kısa bir anekdot;

Her zaman Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun eşine olan aşkı konuşulmuştur. Aşk
mektupları dillere destandır. Özellikle Karadut şiirinde "Kadınım,
kısrağım, karımsın" derken herkesin sandığı gibi karısı değildir
anlattığı. Bu şiir Bedri Rahmi'nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar
Akademisi'nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari
Gerekmezyan için yazılmıştır.O dönem askerliğini yapmakta olan
şair-ressam'ın kalbine "Kara saplı bir bıçak gibi" saplanmıştır Mari.
Bir büstünü yapar Bedri Rahmi'nin. Karşılığında ise Bedri Rahmi
Mari'nin çeşit çeşit portresini yapar ve yazdığı şiirlerle birlikte
sunar. Artık tüm İstanbul bu aşkı konuşur olmuştur.Eren Eyüboğlu ise
bu sıralar sabırla kocasının kendisine dönmesini beklemektedir. 1946
yılında Mari menenjit tüberküloz kapar.İyileşmesi için antibiyotik
lazımdır ve savaş zamanıdır. İlaç bulabilmek çok zordur. Bu yolda
tablolarını yok pahasına satışa sunar Bedri Rahmi. Ancak tüm bu
çabalar sonuç vermez. İstanbul Alman Hastanesi'nden ölüm haberi gelir
Mari'nin. Ykılmıştır Bedri Rahmi. Evine döner. Onu teselli eden ise
karısı Eren Eyüboğlu olacaktır. Bu zor dönemi atlatmasına yardımcı
olur, onun yeniden sanatıyla buluşmasını sağlar. Onu iyileştirdiğini
düşünür. Ta ki 1949 da İstanbul Büyük Kulüp'teki geceye kadar. O gece
Bedri Rahmi'den bir şiir okuması istenilir. Çıkar ve okumaya başlar;

"Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın birtanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın..."

Şiirin bu kısmına gelmişken gözünden yaşlar dökülür. Herkes anlamıştır
sebebini. En çok anlayan da karısıdır. Yıllar sonra o geceyi eşine
yazdığı bir mektupta dile getirir. Gözyaşları akmıştır. Çünkü o şiir
Mari için yazılmıştır ve Mari üç yıl önce ölmüştür.
Arzu Kök 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder