30 Aralık 2013 Pazartesi

2014 YILI ÜLKEME VE TÜM DÜNYAYA AYDINLIK GETİRSİN

2014 YILI;

ÜLKEME VE TÜM DÜNYAYA
AYDINLIK GETİRSİN!
KARANLIĞI KOVSUN,
KARARMIŞ ZİHİNLERİ BİTİRSİN!
YOLSUZLUKLAR,
HIRSIZLIKLAR,
ARSIZLIKLAR MAZİDE KALSIN!
SİLAHLAR TÜMDEN SUSSUN,
SAVAŞLAR DURSUN!
HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK;
HER YERDE SON BULSUN!
ZAMANI İNSANLAR,
GÜZELLİKLER ÜSTÜNE KURSUN!
DÜNYADA HİÇBİR KİMSE
AÇ-AÇIK KALMASIN,
HİÇBİR ÇOCUK ÇİÇEK GİBİ SOLMASIN,
HİÇBİR KİMSE YOK YERE ÖLMESİN!
HER TÜRLÜ ŞİDDET, TERÖR VE
İNSANIN İNSANA ZULMÜ BİTSİN!
TÜM ACILAR, GÖZYAŞLARI DİNSİN!
OLANCA MUTLULUKLAR YERYÜZÜNE İNSİN,
İNSANLARIMIZ HEP SEVGİYLE,
BARIŞLA MUTLU OLSUN!
DİLERİM Kİ,
YENİ YILIMIZ KUTLU OLSUN!

İSMAİL KARA

29 Aralık 2013 Pazar

P A Z A R K E Y F İ


PAZAR KEYFİ -17-

Bu gün de dağarcığımızda birşeyler var. Okuyalım mı?
Seçme özlü sözler :
-Kızarmaya ihtiyacı olan veya kızaran biricik mahluk
insandır. (Mark Twain)
-Çabuk yükselenler, çabuk çıldırır. (Lamartin)
-Köle bir kimseye köle olur; muhteris ise faydalacağını
umduğu herkesin kölesi olur. (La Bruyer)
-Kanunun yasak etmediğini, haya kontrol altına alır. (Seneca)
-Her sandalye bir taht olmalı ve üzerinde bir krala
yer vermelidir. (Emerson)
-Gözlerinizi kaparsanız elbette, karanlıkta kalırsınız. (İng.A.S.)
-Adalet kadar büyük ve güzel bir fazilet yoktur. (Addison)
*
Büyük başlar-Küçük başlar
Eğilip kalka kalka, baş’lar baş olur derler;
Ne başaltı, ne de baş olabildik bir türlü.
Nice büyük başların boşluğunu gördük de,
Kim büyüktür, kim küçük bilemedik bir türlü.
(Fazıl Bayraktar)
*
Çınarlı’dan ağaca :
Yollarda ağaçlar başka ruh taşır,
Baltadan, ateşten çekmişler çile.
Besbelli yanıklar çabuk anlaşılır;
Dost oldum ben onlarla gide gide.
(Mehmet Çınarlı)
*
Bıçak
Bıçak
Taşta bilenir
Ne var ki
Taş kesmez.
(Nadir Şener)
*
Yağma Hasan’ın Böreği
Bizim gelir bir adım
Zamlarsa üç beş adım
Doğrusu anlamadım
Koşunun gereğini
Biz kaldık eller yedi
Hasan’ın böreğini

Yol uzun, bacak kısa
Fakirdim kaldım sıska
Şu rakipler olmasa
Sıkmazdım yüreğimi
Biz kaldık eller yedi
Hasan’ın böreğini

Ne yapsam da boş ama
Ümitden aldım hava
Sandalım girdi kuma
Kaybettim küreğini
Biz kaldık eller yedi
Hasan’ın böreğini
(İsmail Kara)
*
Birkaç fıkra :
Temel ölmüş ve cehenneme girmiş. Zebaniler önce
bir güzel dövmüşler, ateşe atılacakken Temel;
-Ha durun, siz böyle yaparsanuz; buraya kimse gelmez.
*
Çocuk babasına sorar;
-Baba devlet nedir?
-Ben’im oğlum.
-Peki hükümet?
-Annendir çocuğum.
-Ya istikbal?
-O da beşikteki kardeşin…
Gece çocuk babasına koşarak gider;
-Devlet, hükümeti uyandır.
-Neden, ne var oğlum!
-İstikbal pislik içinde baba!
*
Coğrafya öğretmeni sınıfa girer girmez Hasan’ı
tahtaya kaldırdı ve haritada Amerika’yı bulmasını
istedi. Hasan parmağıyla Amerika’yı gösteriyordu.
Bu kez sınıfa dönen öğretmen;
-Söyleyin bakalım arkadaşlar, Amerika’yı kim buldu?
Öğrenciler hep bir ağızdan cevap cerdi;
-Hasan buldu öğretmenim!
*
Özeleştiri
Acı çekerken bir can
Eğer acımıyorsa canım
Hemen sormalıyım kendime
“Ben nasıl bir insanım?”
(Erol Özden)
*
Yalaka
Onur gurur namus şeref arama,
Ölçüp biçsen sığmaz hiçbir kurama,
Adam olmak onun için zor ama,
Ömür boyu öküz kalır yalaka.
(Mehmet Nacar)
*
GÜNDEM

Kara para aklarım
Kutulara saklarım
Eğer polis gelirse
Kızarır yanaklarım
Zil'e basıp çaldılar
İçeriye daldılar
İmdat baba dedikçe 
Gözaltına aldılar. 
Euro, dolar sayıldı
Ebru düşüp bayıldı
Güzel ülkemin adı
Yolsuzlukla yayıldı
İddaname dürüldü
Dava çabuk görüldü
Hırsız yağız olunca
Onca müdür sürüldü
Allah Allah dediler
Türkiye'yi yediler
İş hesaba gelince
Süt dökmüş ak kediler
Sadi ACAROĞLU
*
Haftaya görüşürüz umarım. İyi günler! 

25 Aralık 2013 Çarşamba

MAKSAT ÜZÜM YEMEK DEĞİL

MAKSAT ÜZÜM YEMEK DEĞİL 

---İsmail KARA---
Padişah Murat, ülkede içki içmeyi yasaklatmış. Her yerde sıkı denetim. Bu da yetmiyormuş gibi kıyafet değiştirip halkın arasına girerek denetime bizzat katılmak istemiş.
Denizin kenarında dolaşırken sandalcının birine yaklaşmış ve
-Sandalcı arkadaş, beni şöyle biraz gezdirebilir misin? Sandalcı da;
-Olur, buyurun, demiş ve biraz açılmışlar.
Sandalcı şişeyi açmış az tıktıktan sonra müşterisine uzatarak,
-Siz de için, deyince müşterisi;
-Ya bunu Sultan Murat yasaklatmadı mı? Sandalcı;
-Olsun! Onun hükmü karada geçer, iç sen iç! Demiş… Müşterisi de biraz içmiş şaraptan. Sandalcı;
-Azizim kardeşim, ya bu Sultan Murat yanlış yapıyor gibi sitemlerde bulunurken, müşteri bir ara;
-Yeter yahu, Sultan Murat benim deyince, sandalcı;
-Yahu iki fırt içmeden kendini padişah sanıyorsun, dolusunu falan içsen kim bilir ne yapacaksın?
Tabii bu bir hikâye ama yakında aynen olacağa benzer.
Son zamanlarda iktidar bir uygulama başlattı Sultan Murat misali… Saat 22 oo den sonra içki satışı yasak… Duyduğum kadarıyla, denetimi de hızla devam ediyormuş. Bazı büfelere değinilen saatten sonra içki satmadığı halde, satmışçasına ceza kesildiğini duydum. Büfeciler ve benzeri içki satışı yapan yerler, haksızlığa da maruz kalacaklarını düşünerek; işyerlerini saat 22 oo der demez kapatmaya da başlamışlar nitekim. Bazı yerlerde de içenler, “Bana içki vereceksin” diye satıcıları tehdit ederek olay çıkartmışlar, darp ve silahlı yaralamaya kadar varan hareketlerin olduğunu haberlerde okuduk/izledik.
Durumu normal olarak değerlendirecek olursak;
1.Perakende içki satıcıları büyük bir darbe yedi, işlerini terk etme noktasına doğru sürükleniyorlar. Bazıları işyerini kapatıp bulabildikleri ücretli bir işe girmeye başlamışlar. İş bulamayan ve başka bir iş kurma imkânı olmayanlar ne yapsın?
2.İçki, şarap satılmayınca; üretim de duracak. Üretim durunca fabrikaları,kapanacak. Fabrikalar kapanınca, işsizlik artacak. Dağıtımla ilgili sektör ve çalışanlarında da aynı sıkıntılar tabiî...
3.Bağcı üzümü satamayacak. Bağını sökecek. Dolayısıyla üzüm üreticisi de büyük bir darbe yemiş olacak. Üzüm pazarı da nakliyecileriyle darbe yemiş olacak.
Buna şimdi “Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” denmez de, ne denir?

21 Aralık 2013 Cumartesi

PAZAR KEYFİ -19-

PAZAR KEYFİ -19-

Bu gün de sizin için derlediklerimi aşağıda sunuyorum.     
Seçme özlü sözler;
“Talihi olanın horozu da yumurtlar” (Napolyon)
“İhtiyaç, kanunların başında, halkın refah düzeyi de adaletin başında gelir” (Napolyon)
 Ahlakın olmadığı yerde kanun işe yaramaz” (Napolyon)
“Hayat bizi resmen dört işlemle sınar. Gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla
böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda 'topla kendini' “ der. (L.Tolstoy)
*
Makul sebep ;
Floridalı yaşlı adam yepyeni aldığı Corvette’ine binmiş ve hafifçe gazlamış... 
100 km/h, biraz daha... 140 km/h, seyrelmiş saçlarının arasından geçen rüzgardan 
aldığı hıza rağmen biraz yavaşlamış... 120 km/h...
Ve tekrar hızlanmaya başlamış, dikiz aynasından mavi - kırmızı sirenini açmış 

yaklaşmakta olan polis arabasını görünce... Dayanamamış... gazı köklemiş... 
180 giderek 200 ve sonunda 220 km/h ile arayı iyice açmışken ;
"yahu ben ne yapıyorum bu yaşlı başlı halimle, ecelime mi susadım ?" diyerek 

yavaşlamaya başlamış...Durmuş... Polis gelmiş adamın önce saçına başına 
sonra da saatine bakmış ;
" Bayım yarım saat sonra vardiyam bitiyor. Bugün cuma. Hafta sonu görevim yok.
Şimdi bana neden bu kadar hızlı gittiğinizi makul bir sebeple açıklarsanız 

sizi bırakacağım. "Yaşlı adam kısa bir süre düşünüp polisin yüzüne bakmış:
"15 yıl önce karım bir polisle kaçmıştı, onu geri getirdiğinizi sandım.". Polis;
"Öyleyse güzel günler dilerim efendim."
*
Biz iyi biliriz
Adamın biri bir milletvekiline küfür etmiş. Yaka paça karakola götürmüşler. 
Polis hiddetle sormuş ;
-Söyle bakalım vekile niye küfrettin?
Korkan adam heyecanla ;
-Efendim, ben vekillere küfretmedim, deyince polis;
-Bırak şimdi numarayı, biz kime küfredileceğini iyi biliriz, demiş.
*
Deve
Kimi kısa yoldan döner köşeyi,
Kimi düz ovada kaybeder eşeği,
Kimi de bulamaz sıcak döşeği…
Böyledir ülkenin ahvali,
Eski dürüstlük kaldı mı hani?
Herkese deveni teslim etmeyeceksin,
Deve elden (hamutuyla) gidince de
Öyle ötmeyeceksin !
*
Eşek
(Gazeteci Rahmi Turan eşekle ilgili sözler derlemiş)
- Eşeklik bu işte…
- Eşeklik para ile değil ya…
- Anladık yahu, eşek değiliz!
- Eşeğin kuyruğu gibi ne uzadı, ne kısaldı!
- Ölme eşeğim ölme!
- Ölmüş eşek fiyatına…
- Eşek bile aynı çukura iki defa düşmez!
- Sen eşek olduktan sonra, semer vuran çok olur!
- Eşek yüküyle götürüyorlar!
- Ben, eşek gibi çalışıyorum…
- Eşek hoşaftan ne anlar?
- Biz burada eşek başı mıyız?
- Eşek şakası yapma!
- Eşekten düşmüş karpuza döndü!
- Eşek cennetine gidersin!
- Eşeğini dövemeyen, semerini döver.
- Bunları, eşek sudan gelinceye kadar dövmeli!
*
Sigara
Sigaranın zararlarını şimdiye kadar çok yazdım.
Radyo ve Tv.programlarımda çok anlattım. Saymakla bitmeyecek
kadar çok bu zararlar. Bunlardan birisi, hamile kadınların sigara
içmeleri halinde; çocuklarının sakat doğma ihtimalinin % 65
olduğudur. Hal böyle iken, son yıllarda kadınlarımızın buna hiç
aldırmadığını, sokaklarda yürürken bile sigara içtiklerini (hamile
hanımlar dahil) üzülerek görüyorum.  
Aşağıya sigara hakkında yazdığım bir şiirimi alıyorum.

S İ G A R A

Ey sigara, sigara!
Ne sanırsın kendini?
Dostuz dedin hep bana,
Anlamadım fendini…

Ne renk koydun, ne de ses,
Kalmadı bende nefes…
Pes doğrusu, sana pes!
Taşırdın sen bendini.

Ağzım, boğazım kurur,
Öksürük tak tak vurur,
Ciğerimi kavurur,
Perişan ettin beni.

Gözümde büyür yokuş,
Kalbimse sıkış, sıkış,
Hastalıkla geçer kış,
Sensin bunun nedeni.

Dostluğun olmaz olsun!
Saflığım burda kalsın,
Seni düşmanlar alsın,
Terk ettim artık seni.



20 Aralık 2013 Cuma

EMEKLİLER VE ENFLASYON

EMEKLİLER VE ENFLASYON

---İsmail KARA---
Bir yıl daha çekip gidiyor. Geride bıraktığı iyi, kötü çok şeyler var. Bunlar arasında milletvekili maaşlarına yapılan çok yüksek oranlı ve emekli maaşlarına yapılan çok düşük oranlı zamlar da yılın unutulmazları arasında yerini aldı.

Başta devlet kurumu TUİK, fiyat artışları ve enflasyon bilgileri verse de, doğru olmuyor. Çünkü kurum, siyasi erkin isteklerine göre hareket etmek zorunda kalıyor. Kurumun öne sürdüğü enflasyon oranı güya % 7.2 gibi bir rakam… Oysa, görünen köy hiç de öyle değil…

Yakında veda edecek olan bu yılda da, dar gelirliler; gelire göre yüksek seyreden fiyat artışları, yani enflasyona yenik düştü. En çok da emekliler ezildi. Hayvansal ve tarımsal gıda ürünlerinin fiyatları zapt edilemedi, atletler gibi fırladı. Seçtiği vekillerinin bir eli yağda, bir eli balda iken, emekliler ve diğer dar gelirliler; et, süt, yoğurt, peynir, zeytin, meyve ve benzerlerini daha az yemek zorunda kaldılar. Bunların çoğunun fiyatı, yüzde yüz arttı. Doğalgaz zamları da şu soğuk kış günlerinde ısınmamızı engelliyor. Hepimiz tüketiciyiz ve durumu net bir şekilde görüyoruz.

Rahmetli şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın yazdığı “Emeklilere Gazel” adlı şiiri, sanki bu günler için yazılmış. Gelin hep birlikte okuyalım;
*
Elde yok, avuçta yok, tamtakır emekliler
Çekiyor tevekkülle “ya sabır” emekliler.

Borç gırtlağı aşınca, zamlara bakıp bakıp
Göbek atıp oynuyor şen şatır emekliler.

Halini anlayan yok, derdini dinleyen yok
Hicranını göklere anlatır emekliler.

Dili varıp söylese nasıl yaşadığını;
Mezardaki ölüyü ağlatır emekliler.

Bilirim; her devirde nasibiniz daima
Ya kırk satır oldu ya kırk katır emekliler.

Emekli olmaya gör; böyledir kahpe dünya
Mutlak gelen gideni aratır emekliler.

Yetişmez, yazsam daha bin satır emekliler.






14 Aralık 2013 Cumartesi

PAZAR KEYFİ -18-

PAZAR KEYFİ -18-

Seçme Sözler;

“Hareket etmezsen zincirlerini fark edemezsin” (L.Tolstoy)
*
 “Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için,
 güneşin doğduğunu sanırlar” (L.Tolstoy)
 *
“Eğer bir memlekette namuslular da,
en az namussuzlar kadar cesur olmazsa, 
memleket batar!” (İsmet İnönü -05.07.1931)
*
“Eğer bir yalan, uzun bir süre yeterince tekrarlanırsa,
sonunda o yalan bir gerçekmiş gibi algılanır!” 
(Dr. Joseph Paul Goebells) 
 *
Biz karanlığa giden yolu
Kelimelerle aydınlatırız.
Kelime “insan” dır.
(İskender Aydın)
*
Almayı ve vermeyi bilmeyen insanların
hayatta en büyük sorunları içlerinin dengesini tutturmaktır.
Bu yüzden, birçok insanın burun kıvırdığı küçük hesaplar,
onlar için küçüklük değil, hayatın bütün tadı tuzudur.
(Murathan Mungan)
*
Sevin dostlarınızı
Sevin dostlarınızı gönül sıcaklığınca;
Sırt dönün dargınlığa, kine, nefrete, hınca;
Sevmenin, sevilmenin, dostluğun kıymetini,
Gün gelir anlarsınız yapayalnız kalınca.
 
(Fazıl Bayraktar)
*
Ben dostlarımı severim
Ben dostlarımı ne kalbimle ,
ne de aklımla severim.
Olur ya kalp durur, akıl unutur .
Ben dostlarımı ruhumla severim,
O ne durur, ne de unutur ....
(Hz.Mevlana)
 *
İMAM HATİP OKULLARI ve
ÖĞRENCİLERİ
2022-03 Ders yilinda 71.100 öğrencisi olan
 450 Imam Hatip Okuluna karsilik 
2013-14 Ders yılında 2074 Imam Hatip Okulunda 
( orta ve lise dahil)  450.069 öğrenci eğitim goruyor. 
*
Türk Milleti
“Millet tanımı çok açıktır; “Türkiye Cumhuriyetini kuran
Türkiye halkına Türk Milleti denir”.
Bu tanımda ırk kelimesi geçmez. 
Türklük, bir ırka aidiyet, bir kan meselesi değil,
bir millete mensubiyet ve bir kültür meselesidir”.
(Ali Ercan)
*
Türk Kadını
“05 Aralık 1934 kadınlara milletvekili seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkını tanıyan yasanın kabulüdür.
Türkiye’nin kadınlara bu hakkı tanıyan ilk ülkelerden biri
olduğu doğrudur. Ancak, Türkiye'den sonra bu hakkı tanıyan
Fransa, İtalya gibi ülkelerin gelişme derecelerine bakıldığında,
yasal alanda bu ülkeler daha iyi durumdadır.
Yasal alanda hakların verilmesi başka,
verilen hakları kullanmanın  şartlarının yaratılması başkadır” (….)
*
ÇIKARSIZ SEVGİ
Zaman zaman
İsyan ediyorum
İnsanlara, dünyaya
Çıkar kavgaları
Haksız kazançlar
Deli ediyor beni
 Ama öyle seviyorum ki
Çıkarsız seveni
(İsmail KARA)
*
Soğuktan ölen çocuklar
Kış geldi, üşüyorum.
Soğuktan ölenleri düşünüyorum,
Yüreğim cehennem misali yanıyor,
Savaşın yoksul çocuğu ben’im,
Kalbim derinden kanıyor. (13.12.2013)
*
Emniyetli adam
Ragıp Paşa kendi kurduğu kütüphaneye ansızın gider.
Bakar ki, kitaplar toz içinde. Kütüphane memuruna
şöyle seslenir;
-Aferin efendi! Doğrusu emniyetli adamsın. Görüyorum ki,
teslim olunan şeylere hiç el sürmemişsin.
*
Sahibi çıkmazsa
Şair Hayali, başkalarına ait şiirlerden dizeler çalar, kendi
dizeleriyle birleştirip kullanırmış. Bir gün arkadaşlarından
birine yeni bir şiir okumuş. Arkadaşı sormuş;
-Bu şiir gerçekten senin mi? Sorusu karşısında Hayali;
-Eğer sahibi çıkmazsa….
(İntihal=çalma,günümüzde önemli bir suçtur)
*
BAYRAĞIM VE VATANIM

Doğdum doğalı hayranı olduğum,
Doyamadığım, hiç kıyamadığım,
İki varlık var canımda bulduğum;
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

Bana el veren, kollarıyla saran,
Bir anam gibi şefkatiyle duran,
Bazen ruhumda tarihi haykıran;
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

Bugün özgürce göğsümü gerdiğim,
Derin bir aşkla gönlümü verdiğim,
Ta ciğerime, kalbime gömdüğüm,
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

Bunun sırrını bilmiyorum niçin?
Akılma gelir, parçalanır içim…
Canım fedadır kardaş onlar için,
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

Ay-yıldızıyla birleşmiş yüceden,
Güneşçe doğup, parlamış geceden,
Atalar kanı işlenmiş inceden,
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

O kadar sıcak ki onların yüzü,
Allah ebedî ayırmasın bizi…
Bir bütün olmuş kaynaşıp ikisi,
Biri bayrağım, diğeri vatanım.

İsmail KARA
*
Milliyetçi
“Benim gözümde, milliyetçi,
her şeyden önce, özü sözü doğru,
çalışkan ve fadakâr kimse demektir.
Böyle bir kimse, milletin çıkarlarını
kendi çıkarlarından üstün tutar,
milletin huzuru için -gerekirse-
kendi huzurunu fedâ eder,
milletini yükseltmek azmiyle durup
dinlenmeden uğraşır, araştırır.
En sağlam iş, en iyi hizmet,
en çok emek çekilmiş,
en büyük titizlikle yaratılmış eser
milliyetçiden beklenir”
(Mehmet Çınarlı)