25 Aralık 2012 Salı

İSMET İNÖNÜ'YÜ ANARKEN


İSMET PAŞANIN ARDINDAN

Gözlerim boşandı birden,
“İsmet Paşa öldü” dediler.
Bağırdım alabildiğimce
“O ölmez” dedim,
Dinlemediler.
*
Anladım gerçeği
Radyonun sesinden…
Bir çatırtı geliyordu sanki,
Büyük bir binanın
Direklerinden…
*
Gitmişti, göçmüştü
O koca direk…
“İsmet Paşa öldü” dediler,
Parçalandı, parçalandı
Milyonlarca yürek…
*
Dinmiyor şimdi
İçimizdeki burukluk…
Ama nasıl anlayacaksın?
Sen ölsen bile Paşam
Kalbimizde yaşayacaksın!..
*
İsmail Kara
(Hozat-28.12.1973)
*
Merhum İsmet İnönü, vefat ettiğinde ;
ben Hozat'da vatanî görevimi yapıyordum.
O sırada yazdığım şiirimi paylaşıyorum.
Vergi dairesine kendi eliyle vergisini öderken
merhum eşi Mevhibe hanımefendi ile kendisini
bizzat görme fırsatım da olmuştu.
Ulu Önder Atatürk'ün savaşta ve barışta en yakın
arkadaşlarından ve bugün varlığımızı borçlu
olduğumuz ender insanlardan birisi idi.

O'nu ve eşini bu ölüm yıl dönümünde saygı 
ve minnetle anıyoruz. Ruhu şad olsun!                                          
(24.09.1884-25.12.1973)

21 Aralık 2012 Cuma

60 KADIN GİRİŞİMCİ SERTİFİKA ALDI


60 GİRİŞİMCİ KADIN ADAYINA
SERTİFİKALARI TÖRENLE VERİLDİ

ANKARA- AGİKAD (Ankara Girişimci Kadınlar Derneği) ve KOSGEB işbirliği ile düzenlenen “Girişimcilik Eğitimi” seminerine katılan 60 kadına sertifikaları törenle verildi.

AGİKAD (Ankara Girişimci Kadınlar Derneği) ve KOSGEB işbirliği ile 01.11.2012- 12.11.2012 Tarihleri arasında düzenlenen “Girişimcilik Eğitimi” seminerine katılan 60 kadına sertifikaları dün Batıkent Kültür ve Ticaret Merkezindeki tiyatro salonunda yapılan törenle verildi.

Çok sayıda davetlinin katıldığı törene Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da iştirak etti. Katılanlar arasında Ankara Barosu Gelincik Projesi yetkililerinden bir grup, KOSGEB temsilcisi, Kızılay Batıkent Şubesi başkan ve yöneticileri, bazı dernek ve vakıf yetkilileri, gazeteciler de bulunuyordu.

AGİKAD Başkanı İnsaf Kılıç Derneğin amaçlarını ve verdiği hizmetlerin bir kısmını özetledi.

Kürsüye davet edilen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, günümüz Türkiye’sinde ekonominin durumu hakkında kısa bilgilerle vererek; “Borçlanmayla, her şeyi dışarıdan satın almayla bir yere varamayız. Bizi kurtaracak en önemli şey üretimdir. Ülkeyi yönetenler, ihracatdan övünerek bahsediyorlar ama ithalattan söz etmiyorlar” dedi. İthalat, ihracat ve dış borçlarla ilgili rakamlar vererek gelinen noktaya da değindi. Yaşar, konuşmasında kadın erkek eşitliğini vurgularken, her şeyde olduğu gibi üretimdeki yerinin de çok önemli olduğuna işaret ederek; “Bu gün buraya özellikle geldim. Başta dernek yöneticileri olmak üzere, güzel ve önemli görevler yapıyorsunuz. Çoğunuzun yarın iş sahibi olacağınıza ve üretime bir nebze de olsa katkı koyarak hem kendinize, hem ülkeye yarar sağlayacağınıza inanıyorum. Sizleri kutluyor ve başarılar diliyorum” dedi. Ardından bazı kişilere sertifikalarını bizzat verdi. Bir sertifika sahibi ve küçük bebeği de oldukça dikkat çekti.

Tören, diğer hak sahiplerine sertifikalarının verilmesiyle tamamlandı.








Yenimahalle Belediye Başkanı 
Fethi Yaşar 









AGİKAD Başkanı İnsaf Kılıç









Sertifika için gelen bebekli bayan

16 Aralık 2012 Pazar

Prof.Dr.OKTAY SİNANOĞLU'da dünyaya veda etti

Dünyanın en ünlü üniversitelerinde dersler vermiş Türkiye ve Atatürk sevdalısı ünlü bilim adamımız Prof.Dr.Oktay Sinanoğlu'nu kaybettik. Nur içinde yatsın! 
Gençlere çok önem veren Sinanoğlu'nun onlara bir seslenişi vardı. Aşağıda sunuyorum.




GENÇLER !
Türkiye' de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.
Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız babanız Amerika'da mastır yaptı diye öğünebilsin diye yüksek öğrenime gitmeyin..
Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız. Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir. Maddiyat ve maneviyatı dengeleyin. Formülünüz 'bilim' + 'gönül'dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur. Gündelik siyaset, çıkar grupları, dışarıdan güdümlü gizli veya açık 'cemiyet'lerden uzak durun. Atatürk'ün dediklerini bol bol okuyun, onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye'nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir.
Dış ülkelerden, onların yerli kuyruklarından medet ummayın.

Gayeleri bize yardımcı olmak değil, Türk adını tarihten silmektir.

Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih ve kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin. Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar edecektir.

Başkasını taklit etmeyin. Kendi yolunuzu çizip azimle yürüyün. O zaman herkes sonradan sizi taklit edecektir. Eğitimde önce bir meslek, gerçek bir beceri, bir altın bilezik sahibi olmaya bakın. Ne yaparsanız yapın en iyisini yapın. Siyasetçinin bilimcinin en kötüsü olunacağına tamircinin parmakla gösterilen en iyisi olmak yeğdir. Bulabilirseniz Türk okuluna, eğitimin Türkçe verildiği okullara gidin.
Konulara merak sarın, not için çalışmayın.
O meslekte yararlı olacak bir yabancı dili öğrenin.
Bülbül gibi konuşup yabancıdan ayırt edilemez hale gelmek hiç şart değil.

Unutmayın ki Türk olmak bir kafa gönül isidir. Türk kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle Türk'tür. Soy sop meselesi karıştırarak, o her şeyimizi borçlu olduğumuz şerefli atalarımızı karalamaya çalışan iç düşmanların kitaplarına, yaygaralarına kulak asmayın. Kültür genleri, ırk genlerinden daha önemlidir. Vatani, milleti için her türlü fedakârlığa hazır bir taban gerekiyor. Bu taban son elli yılda hayli eritilmiş, kafası, gönlü karıştırılmış, birbirine düşen kesimler, dışa bağımlı sahte aydınlar, içinde vatanının geleceğini düşünmeyen, daha da acısı vurdum-duymazlaşmış kalabalıklar oluşturulmuştur. Bu durumda gerçek bir önder çıkabilse bile başarılı olma şansı pek azdır. Simdi yapılacak iş hızla bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinçleşmesine, vatanını, milletini kendisinden önce düşünen insanların çoğalmasına önayak olmaktır.
Türkiye'yi tekrar Kuvayi - i Milliye ruhu, Atatürk ruhu kurtaracaktır.

Oktay SİNANOĞLU

9 Aralık 2012 Pazar

Yenimahalle Kaymakamlığı

YENİMAHALLE KAYMAKAMLIĞINDAN
İLGİNÇ BİR DAVRANIŞ

AİLE SAĞLIĞI MERKEZİNİ TAHLİYE ETMEK İSTİYOR

ANKARA- Ankara Yenimahalle Kaymakamlığı, geçtiğimiz ay Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak “Kaymakamlığımıza ait binada Kaymakamlığımızın izni olmadan” ibaresini de kullanarak, aynı binada hizmet veren Yenimahalle 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’ni tahliye etmek istedi.

Ankara Yenimahalle Kaymakamlığı, Kaymakamlık binasında diğer bazı resmi kurumlarla birlikte hizmet veren Yenimahalle 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nin; kasım ayları başlarında Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na bir yazı yazarak “Yenimahalle Kaymakamlığına ait binada Kaymakamlığımızın izni olmadan Yenimahalle 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi açılmıştır” ibaresini kullanarak; ayrıca, bu merkez için binanın fizikî şartlarının yeterli olmadığını ve harcanan elektrik, ısınma, su ücretlerini ödemediğini ileri sürerek 31 Aralık 2012 tarihine kadar boşaltılmasını istedi.

Konuyla ilgili araştırmamıza göre, söz konusu sağlık merkezinin yaklaşık 28 yıldır aynı binada sağlık hizmeti verdiği, yalnız Temmuz 2010 da “Aile Hekimliği” uygulamasına geçildiğinde Merkez Sağlık Ocağı adının değiştirilerek “Yenimahalle 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi” ne dönüştürüldüğü öğrenilmiştir. Bir resmî kurum ya da biriminin, Kaymakamlığın da hizmet verdiği bir binaya, Kaymakamlıktan habersiz, izinsiz yerleşmesi ve hizmet vermesi düşünülemez. Elektrik, ısınma ve su ücretlerinin ödenmemesi konusu ise kanımızca kurumlar arasında her zaman çözümlenebilir bir durumdur.

Sağlık merkezi için fizikî şartları, tamı tamına taşıyan bir binayı ise yaklaşık iki aylık bir süreçte ve aynı mahalde sağlamak mümkün müdür? Sorusu da herkesi düşündürür.

Aynı konuyla ilgili olarak Yenimahalle ilçe merkezinde bulunan beş mahallenin muhtarlarını bulduk ve onların da bilgi, görüş ve düşüncelerini aldık. Yeniçağ Mahallesi Muhtarı ve Başkent Muhtarlar Federasyonu Genel Sekreteri Fehmi UzunYunus Emre Mahallesi Muhtarı Zekeriya Özdemir, Ragıp Tüzün Mahallesi Muhtarı Feriha Dal, Çarşı Mahallesi Muhtarı Yalçın Nazlı, Işınlar Mahallesi Muhtarı Yaşar Kalkan şunları söylediler; “Biz, Yenimahalle 1 Nolu Aile Sağılığı Merkezi’nin  başka yere taşınmasını istemiyoruz. Mahallelerimizin sakinleri de buna şiddetle karşı çıkıyor. Neden istemiyoruz, bunu da açıklayalım; Kaymakamlığımızın mevcut binasında şimdiye kadar,Tapu Müdürlükleri, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma Vakfı gibi resmî kurumlar hizmet veriyorken başka yerlere taşınmışlar, bina da rahatlamıştır. Örneğin Emniyet Müdürlüğümüz şimdi Ostim’dedir. Biz ve mahalle sakinleri oraya gidip gelmekte hem yol bakımından sıkıntı çekiyor, hem de zaman kaybına uğruyoruz. Kaldı ki, sakinlerimiz genelde kırk yaş ve üzerinde emeklilerdir. Yaşlıların pek çoğu tedavi hizmeti alıyor. Konuyu duyan sakinlerimizin çoğunluğu şimdiden adeta paniğe kapıldı. Emniyet Müdürlüğü’nde olduğu şekilde uzaklara gidip gelme, zaten yaşlı sakinlerimizi oldukça yıpratacaktır. Muhtarlar olarak biz, sakinlerimizin huzur ve sağlığını her zaman ön planda tutuyoruz. Yakın civarda uygun bir bina bulunması ise imkânsız görünüyor. Konu hakkında kaymakamlık, muhtarlarımızın görüşünü de almamıştır. Bu sağlık kuruluşuna iki aydan bile az bir sürede; binayı terk et denilmesini; şu kış öncesinde mantıkla bağdaştıramıyoruz. Ayrıca, 750 bin nüfuslu Yenimahalle ilçemize bir an önce kaymakam atanmasını talep ediyoruz".  

(Haber ve resimler: İsmail KARA)
*











Fehmi Uzun
Başkent Muhtarlar Federasyonu
Genel Sekreteri ve
Yeniçağ Mah.Muhtarı            

6 Aralık 2012 Perşembe

BİRAZDAN


BİRAZDAN

“Birazdan”… Bu kelime son zamanlarda, nedense dikkatimi çeker oldu.
Telefonla bir yer arıyorum, telesekreterden yanıt; “Birazdan bağlanacaksınız”. Bekliyorsunuz. Aynı yanıtı yine alıyorsunuz. Sabırla bekliyorsunuz. Bazen bu bekleyiş, gerdikçe geriyor insanı… Ahizeyi şak diye yerine koyuyorsunuz.
Bazen de kısa zamanda bağlanıyor, hedefinize varıyorsunuz.
“Birazdan”, “an” gibi değil… Belirgin olmayan bir zaman sürmesi… Hatta “birazdan” dakikalarca sürmekle kalmıyor, bir saat gibi uzun bir süreyi de kapsayabiliyor.
Geçenlerde bir işadamının bürosunda, diğer bir işadamı arkadaşımla bir araya geleceğiz. Uzaktan gelecek olan adresi bilmiyor. Dışarıda buluşup öyle gideceğiz. Randevu saati de 12 oo… Aradım kendisini, dedi ki; “Ben unutmuştum notumu yeni gördüm, yarım saate kadar gelirim”. Büroda bekleyen arkadaşımı aradım; “Birazdan geliyoruz” dedim. Arkadaşım dediği saatte geldi hemen hemen… Adres Kızılay’ın göbeği nerdeyse. Fakat, bu kez de otomobili park edecek yer sorunu çıktı, bu da zaman aldı. Ona da dedim ki; “Ahmet bey, iyi ki birazdan demişim”. Sonuçta saat 13 oo de buluşmamız gerçekleşti. Özür diledik… Özetle bizim “birazdan” tam bir saat sürdü.
TV kanallarında da sık ve çok kullanılıyor “birazdan”… Bir haber özeti veriliyor ve ardından da haber detayının “birazdan” verileceği söyleniyor. İzleyiciler merak ettikleri haber için bekletiliyor. Buna çoğunuz tanık olmuşsunuzdur. 
Lise son sınıf öğrencisi torunum bilgisayar başına çörekleniyor. İşi gücü müzik seçip dinlemek ve facebook’taki iletileri gözden geçirmek… “Kızım çıkar mısın? Çok önemli işim var” diyorum. O da “Çıkacağım birazdan” diyor. Ama o birazdan yine uzunca bir zaman oluyor.
“Birazdan” için esnek bir zaman birimi  de diyebiliriz. Çünkü, lâstik gibi uzayıp kısalabiliyor nerdeyse…
“Birazdan”, bazen iyi niyet kuralları dışında da kullanılabiliyor. Örneğin, kişinin  başka birinin yanına uğraması gerekiyor, “Birazdan geleceğim” diyor. Öteki de bekleyip duruyor.  Maksadı oraya gitmemek aslında, sonradan özür bildiriyor. Yani “birazdan” atlatma taktiğinde de kullanılabilen bir kelime…
“Birazdan”, çok uzayınca başka önemli durumlar da çıkabiliyor ortaya örneğin, beklenmedik bir kaza, afet, hastalık, yaralanma, ölüm… “Birazdan şunu yapacağım” diyen kişi, o istediğini yapamıyor.
“Birazdan” basit gibi görünse de çok şeylere gebe olabiliyor velhasıl… Onun için yerli yerince kullanmak ve hakkını vermek  gerekir diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
                                                                         İsmail KARA


2 Aralık 2012 Pazar

ARALIK AYLARINDA ÖLEN BAZI ÜNLÜLER


 Aralık aylarında ölen bazı ünlüler;
 ARALIK DÖKÜMÜ :
(01 Aralık 1963) Şair, bestekâr, din âlimi, ilk mecliste Balıkesir Milletvekili olan   
                             Hasan Basri Çantay öldü.
(04 Aralık 1967) Yazar Fazıl Ahmet Aykaç öldü.
(04 Aralık 1980) Edebiyat tarihçisi Prof.Dr. Gündüz Akıncı öldü.
(05 Aralık 1932) Şair, idareci ve siyaset adamı, Türk Dil Kurumu Başkanı Samih
                            Rıfat öldü.
(05 Aralık 1945) Gazeteci, iktisatçı Prof.Dr.Suphi Nuri İleri öldü.
(05 Aralık 1791) Dünyaca ünlü besteci Mozart öldü.
(06 Aralık 1936) Şair (güftekâr) Leyla Hanım öldü.
(06 Aralık 1993) Ressam Abidin Dino öldü.
(07 Aralık 1956) Yazar Reşat Nuri Güntekin öldü.
(07 Aralık 1979) Prof.Dr.Cavit Orhan Tütengil öldürüldü.
(09 Aralık 2002) Şair ve yazar Faik Baysal öldü.
(10 Aralık 1896) Dinamiti bulan Alfred Nobel öldü.
(11 Aralık 1954) Hürriyet gazetesinin kurucusu Sedat Simavi öldü.
(11 Aralık 1954) Gazeteci ve siyasetçi Asım Us öldü.
(11 Aralık 1972) Şair, yazar ve tarihçi Hüseyin Nihal Atsız öldü.
(11 Aralık 1987) Sinema ve tiyatro oyuncusu Adile Naşit öldü.
(13 Aralık 1977) Yazar Oğuz Atay öldü.
(13 Aralık 1980) Şair ve yazar Behçet Necatigil öldü.
(14 Aralık 1975) Yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu öldü.
(15 Aralık 1992) TRT’nin kurucusu ve ilk genel müdürü Adnan Öztrak öldü.
(16 Aralık 1956) Yazar Ercüment Ekrem Talu öldü.
(17 Aralık 1995) Eski Türkistan Başbakanı İsa Yusuf Alptekin öldü.
(18 Aralık 1990) Türkiye’nin ilk kadın muhtarı Gülkız Üppül öldü.
(19 Aralık 1972) Gazeteci ve yazar Ahmet Emin Yalman öldü.
(19 Aralık 1989) Şair ve yazar M.Sunullah Arısoy öldü.
(20 Aralık 1993) Türk sinemasının ünlü oyuncusu Hulusi Kentmen öldü.
(21 Aralık 1943) Hukuk ve siyaset adamı Dr. Mahmut Esat Bozkurt öldü.
(23 Aralık 1931) Romancı Mehmet Rauf öldü.
(25 Aralık 1973) Asker ve siyaset adamı İsmet İnönü öldü.
(25 Aralık 1995) Dünyaca tanınmış sinema oyuncusu Dean Martin öldü.
(27 Aralık 1953) İdareci ve eski bakanlardan Şükrü Saraçoğlu öldü.
(28 Aralık 1912) Gazeteci yazar Ahmet Mithat Efendi öldü.
(31 Aralık 1949) Filozof şair Rıza Tevfik Bölükbaşı öldü.
(31 Aralık 1936) Milli şair Mehmet Akif Ersoy öldü.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Ünlülerin Dekorasyoncusu


Ünlülerin Dekorasyoncusu
Rasim Ortaşengün 
başarısındaki sırrı açıkladı;

ANKARA-Ondört yıldır dekorasyon işleriyle uğraşan iki yüksek okul diplomalı Rasim Ortaşengün meslekteki başarısının sırlarını gazetemize açıkladı.
                Ortaşengün, kendisiyle görüşen gazetemiz muhabirine şu bilgileri verdi; “1972 de Ankara’da doğdum. Kastamonu ili Araç ilçesi Sarpun köyündeniz. İki yüksek okul bitirdim.  Hem elektrik mühendisiyim, hem de Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Önce elektrik işleri yapıyordum. Bu sırada binalarda yapılan dekorasyon işlerini beğenmiyordum. 1998 yılında elektrikçilik işimden vazgeçerek dekorasyonculuk işlerine başladım. İşimden de memnunum” dedi ve sorumuz üzerine başarısındaki sırrı da şöyle anlattı;
                “Benim başarımdaki sır; Planlı, programlı, disiplinli çalışmak ve işte kaliteyi ön planda tutmaktır. Ayrıca, müşteri memnuniyetini görmek de prensiplerimin baş sırasında yer alıyor” dedi ve ekledi; “Aileme de çok şey borçluyum. Düzenli bir aile yapımız var. Daima ailecek işbirliği ve dayanışma halindeyiz. Elbette başarıya yalnız gidilmez. Derler ki, (Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır). Benim yanımda da belirttiğim gibi ailemiz var. Onlara da teşekkür borçluyum”.

İletişim, e-mail: sengundekorasyon@hotmail.com

(Haber: İsmail Kara)                 

6 Kasım 2012 Salı

AYILAR VE ADALET


AYILAR VE ADALET

Yazının başlığını biraz tuhaf buldunuz değil mi? Bu aslında, aşağıya da eklediğim şu haberle ilgilidir;

"Dağda bir ayı tarafından öldürülen kişi için Erzurum'da yakınları tarafından dava açılarak devletten tazminat istendi. Mahkeme davacıyı haklı buldu ve devletin 60 bin lira tazminat ödemesi hususunda karar verdi". 

Ülkemizin pek çok yerinde geniş dağlar ve ormanlar var. Doğal olarak bu alanlarda yırtıcı (vahşi) hayvanlar da yaşar. Maazallah bu hayvanlar (ayılar), çok sayıda insan öldürse, devletin hali nice olurdu? Tazminat ödemekle kolay kolay baş edemezdi. Dağdaki hayvanların insan kıyımına karşı, devletin sorumluluğu  ağırmış meğer…

Peki, şehirlerdeki ve diğer yerleşim alanlarındaki durum neden farklı? Yani buralarda devletin sorumluluğu daha mı az? Elbette değil… Ne demiş eski başbakanlardan biri; “Fırat’ın kenarında bir kuzu kaybolsa, başbakan olarak ben sorumluyum”. Yani devleti yöneten olarak, devlet olarak “sorumluyum”.

Yerleşim birimlerinde insanlara zarar veren magandalar (iki ayaklı ayılar) için verilen cezalar çok daha hafif oluyor çoğunlukla… Trafikte, diğer insanlara karşı sorumsuzca davranarak; düğünlerde silâh patlatarak, maddi hasarlara, yaralanmalara, ölümlere yol açanlara bir ayı kadar değer verilmiyor. Boş yere  kavga çıkarıp adam yaralayanlar yine öyle… Çoğu kez yakalanan hırsızlar ceza bile almıyor. Bazen de binlerce kişiyi öldüren insan, damızlık boğa gibi besiye çekiliyor. 

Miyase Yılmaz'ı öldüren ayı ve de arkadaşları Erzurum 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını öğrenince; sanırım kendileriyle gurur duyup, insanların haline gülmüşlerdir.

Balâ ilçesinde yaşayan bir kişinin; hatalı ameliyatla bir kolu felç edildi. Adamın tazminat  davası on yıl sürdü ve netice alamadı. Kolunu bir ayıya filân koparttırsaydı, her hâlde kısa zamanda bir tazminat alırdı. Adaletin çok geciktirilmesi de kötüdür. Bu kişinin geçen zamanda kolu tamamen kurudu ve kesilmesi gerekti. 

M.Ö. 535-475 tarihleri arasında yaşamış ünlü Yunan filozofu Herakletios bile yaşadığı devirde demiş ki; "Adaletsizliği, bir yangından daha çabuk önlemeliyiz".

Öte yandan, vatandaşa mutlu bir yaşam sağlaması gereken devlet (baba devlet) nice masum kişileri de hapsederek; uzun süre tutuklu bırakarak hem onları, hem ailelerini mutsuz ediyor. Kimilerine de tarihte görülmemiş hükümler verilebiliyor. Bakınız, Montesquieu ne diyor; "Bir kimseye yapılan adaletsizlik, bütün topluma yapılmış bir tehdittir." 
Devlet baba her yerde, her zamanda evlâtlarına, yani vatandaşlarına karşı eşit ve adil olmalıdır. Bir kesimi hoş tutmak, başka bir kesimi hor görmek gibi bir lüksü olmamalıdır. Ulusuna karşı adil olmayan / olamayanların; ülke yönetimine talip olmaları bile şu çağda yersiz ve en büyük adaletsizliktir. 

Yazan: İsmail KARA
*

Ayı saldırısına devlet tazminatı
·         SİNAN AYDIN
·         21.09.2012
Mahkeme devletin, ayının öldürdüğü 72 yaşındaki kadının yakınlarına 60 bin TL ödemesine hükmetti
Erzurum'da, ayı saldırısında ölen Miyase Yılmaz'ın (72) açtığı davada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın toplam 60 bin TL tazminat ödemesine karar verildi. İspir ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde yaşayan ve uzaktan akraba olan Ömer (61) ve Miyase Yılmaz, geçen yıl aynı gün farklı saatlerde bir boz ayının saldırması sonucu öldü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Miyase Yılmaz'ın yakınları 120 bin TL Ömer Yılmaz'ın yakınları 133 bin TL tazminat talep etti. İki bakanlık adına 2 davada da savunma yapan avukat, "Doğada vahşi hayvanların verdikleri zarardan kimse sorumlu değildir" diyerek taleplerin reddini istedi. 

PKK ÖRNEĞİ
 
Ölenlerin avukatı Sadullah Kara ise, "Nasıl ki yapılan saldırılarda ölenlerin PKK ile özel husumeti yoksa bizim olayımızda da devletin korumaya aldığı ayılarla müvekkillerimin murislerinin bir husumeti bulunmamaktadır. Vahşi hayvanların etrafı birçok ülkede çitlerle çevrilmiş ve gerekli tedbirler alınmıştır" dedi. Miyase Yılmaz için açılan davayı sonuçlandıran mahkeme, talepleri haklı bularak, bakanlıkları 30'ar bin TL tazminat ödemeye mahkum etti.

3 Kasım 2012 Cumartesi

Kasım Aylarında Ölen Bazı Ünlüler

Kasım aylarında ölen bazı ünlüler;

01 Kasım 1958 Şair ve yazar Yahya Kemal Beyatlı öldü.
04 Kasım 1983 Yazar Doğan Avcıoğlu öldü.
05 Kasım 2006 Siyaset adamı, şair-yazar Bülent Ecevit öldü.
06 Kasım 1989 Şair Ahmet Altümsek öldü.
07 Kasım 1958 Gazeteci, yazar Aka Gündüz öldü.
08 Kasım 1973 Şair Faruk Nafiz Çamlıbel öldü.
09 Kasım 1995 Tiyatro ve Sinema oyuncusu Yılmaz Zafer öldü.
10 Kasım 1938 Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk öldü.
11 Kasım 1987 Yazar Fikret Arıt öldü.
11 Kasım 2004 Filistin lideri Yaser Arafat öldü.
12 Kasım 1973 Prof.Dr.Şevket Raşit Hatipoğlu öldü.
12 Kasım 1996 Şair Nahit Ulvi Akgün öldü.
14 Kasım 1971 Sanat tarihçisi Celal Esat Arseven öldü.
15 Kasım 1903 Şair, yazar Ercüment Behzat Lav öldü.
16 Kasım 1960 Sinema oyucusu Clark Gable öldü.
17 Kasım 1982 Şair, yazar Suat Taşer öldü.
17 Kasım 1989 Tarihçi yazar Neşet Çağatay öldü.
18 Kasım 1984 Ressam Eşref Üren öldü.
19 Kasım 1828 Besteci Franz Schubert öldü.
19 Kasım 2011 Ünlü sinema yönetmeni Ömer Lütfi Akad öldü.
21 Kasım 1997 Şair ve yazar Muzaffer Arabul öldü.
22 Kasım 1976 Yazar Sevgi Soysal öldü.
23 Kasım 1992 Tiyatro ve sinema oyuncusu Vasfi Rıza Zobu öldü.
25 Kasım 2001 Oyun yazarı Mehmet Baydur öldü.
27 Kasım 1983 Şair Feriha Aktan öldü.
28 Kasım 1995 Yazar ve çevirmen Aziz Çalışlar öldü.
28 Kasım 2002 Şair ve yazar Melih Cevdet Anday öldü.
29 Kasım 1932 Siyasetçi, düşünür Dr.Abdullah Cevdet öldü.
30 Kasım 1982 Yazar ve eleştirmen Günay Akarsu öldü.
30 Kasım 2007 Opera sanatçısı Aydın Gün öldü. 

Derleyen: İsmail KARA

1 Kasım 2012 Perşembe

YALAN ÜSTÜNE ÖZLÜ SÖZLER

(YALAN ÜSTÜNE ÖZLÜ SÖZLER)

ÇOK GÜZEL SÖZLER - 4

“İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez” (Hz.Muhammed)
“Yalandan sakının; yalan fücura, fücur ise cehenneme götürür” (Hz.Muhammed)
“Yalan yere yemin etmek, evleri ıssız bırakır” (Hz.Muhammed)
“ Hayır, için söylenen yalan, fitne için söylenen doğrudan iyidir” (Hz.Muhammed)
“Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne; kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür” (Hz.Muhammed)
“Tekrar edildikçe, yalanın cüssesi büyür” (Latin A.S.)
“Beni mahveden şey; bana yalan söylemiş olman değil, sana bir daha inanmayacak olmam”  (Victor Hugo)
“Siyasî partilerin ölümü, kendi yalanlarından olur” (V.Arbutnot)
“Günahın birçok âletleri vardır; lâkin yalan bunların hepsine uyan bir saptır” (Holmes)
“Yalanlar gerçeklerle bağdaşmadığı gibi, genellikle kendi aralarında da çatışırlar” (Daniel Webster)
“Nice üstün görünümler altında yalan dolan vardır” (W.Shakespeare)
“Asla yalan söyleme. Yalan söyleyen, yakalanmak korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir” (A.Fuat Başgil)
“Az yalan söylenmez; yalan söyleyen her yalanı söyler” (Victor Hugo)
“Bir insan, hiçbir durumda yalan söylemek özgürlüğüne sahip değildir” (Thomas Carlyle)
“Bir kez yalan söyleyenler, ikincisini de söyleyebilirler” (Henry Fielding)
“Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat ona yetişip geçer” (Kenya Özdeyişi)
“Bir yalancı, iyi bir hafızaya sahip olmalıdır” (G.Berkeley)
“Dünyayı idare eden tek kuvvet vardır; yalan” (R.Necdet Kestelli)
“En çirkin yalan, çocuğa ve halka söylenen yalandır. Çünkü her ikisi de kolay kanar” (Lord Braugham)
“Eşyanın ve hadiselerin kendileriyle uğraşınız, çünkü onlar yalan söylemesini bilmezler”
(Francis Bacon)
“Gerçek ayakkabılarını giymeden, yalan dünyayı üç kez dolaşır” (Mark Twain)
“Her şeye özür dileme hakkınız olabilir ama yalana asla” (G.H.Superguen)
“Her şeyi genelleştirmeyi seven insan, genellikle yalan söyler” (R.Multhof)
“İnsanın kendi vatanı için yalan söylemesi, bir vatanseverlik sanatıdır. Buna diplomasi denir
(Ambroce Bierce)
“Kalıcı dostlar istiyorsan, yalanla olan dostluğunu bitir” (M.Cemal Kutay)
“Kişi; yeterince iyi bir hafızası olduğuna inanıncaya kadar, asla yalan söylememelidir” (Montaigné)
“Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür fakat gene de vaktinde yetişir” (Norveç Özdeyişi)
“Yalan; güven ve emniyeti, huzur ve güveni yok eder” (İmam Şafii)
“Yalan ile kurulan yuvanın saadeti de yalandır” (Fuzuli)
“Yalan kadar hiçbir hayvan, velûd değildir; bir yalan en aşağı on yalan doğurur” (Cenap Şahabettin)
“Yalan kadar insanı alçaltan bir şey yoktur”(Anton Çehov)
“Yalan, korkunun tortusudur” (Özdemir Asaf)
“Yalan ölümlü (geçici), doğru ölümsüzdür (ebedidir)” (Mary Baker Eddy)
“Kendi kendine inanmayan her zaman yalan söyler” (Friedrich Nietzsche)
“Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz” (Yunus Emre)
“Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır” (Mark Twain)
“Yıkmak düzeltmekten, yalan söylemek ispatlamaktan daha kolaydır” (Arthur Schopenhauer)

Derleyen: İsmail KARA

22 Ekim 2012 Pazartesi

Nüfus sayımları


NÜFUS SAYIMLARI

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 de yapılmıştır. 1935 sayımlarından itibaren sayımlar genellikle 5 yılda bir ve ekim aylarında yapılmış olup, bu 1990’a kadar devam etmiştir. 2007’de adrese dayalı sisteme geçilmiştir. 


1)28 Ekim 1927- 1.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (13.648.270),
2)20 Ekim 1935- 2.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (16.158.018),
3)20 Ekim 1940- 3.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (17.820.950),
4)21 Ekim 1945- 4.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (18.790.174),
5)22 Ekim 1950- 5.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (20.947.188),
6)23 Ekim 1955- 6.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (24.064.763),
7)23 Ekim 1960- 7.Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz; (27.754.820) dir.

*
1965 sayımı - 31.391.421 kişi
1970 sayımı - 35.605.176 kişi
1975 sayımı - 40.347.719 kişi
1980 sayımı - 44.736.957 kişi
1985 sayımı - 50.664.458 kişi
1990 sayımı - 56.473.035 kişi
1997 sayımı - 62.865.574 kişi
2000 sayımı - 67.803.927 kişi
2007 sayımı - 70.586.256 kişi
2008 sayımı - 71.517.100 kişi
2009 sayımı - 72.561.312 kişi 

21 Ekim 2012 Pazar

Ekim aylarında ölenler


Ekim aylarında ölen bazı ünlüler

(01 Ekim 1950)  Şair Ali Faik Ozansoy öldü.
(02 Ekim 1963)  Asker ve siyaset adamı Refet Bele öldü.
(05 Ekim 1978)  Besteci, orkestra şefi Fehmi Ege öldü.
(06 Ekim 1990)  Yazar, Prof.Dr.Bahriye Üçok öldürüldü.
(06 Ekim 1993)  İşadamı Nejat Eczacıbaşı öldü.
(07 Ekim 1849)  Şair Edgar Allen Poe öldü.
(07 Ekim...)  Besteci Cemal Reşit Rey öldü.
(08 Ekim 1993)  Ressam Cemal Bingöl öldü.
(09 Ekim 1989)  Yazar, Yusuf Atılgan öldü.
(10 Ekim 1981) Âşık Ali İzzet (Özkan) öldü.
(10 Ekim 1995) Sinema oyuncusu Kadir Savun öldü.
(10 Ekim 1995) Romancı Yılmaz Boyunağa öldü.
(10 Ekim 2005) Şair, yazar Attila İlhan öldü.
(11 Ekim 1999) Yazar Fakir Baykurt öldü.
(12 Ekim 1987) Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk öldü.
(12 Ekim 2001) Koro ve orkestra şefi Hikmet Şimşek öldü.
(13 Ekim 1956) Şair Cahit Sıtkı Tarancı öldü.
(13 Ekim 1973) Yazar, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) öldü.
(13 Ekim 1987) 6.Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk öldü.
(13 Ekim 1999) Gazeteci-yazar, yönetmen Mahmut Tali Öngören öldü.
(14 Ekim 2006) Bestekâr Selahattin İçli öldü.
(15 Ekim 1958) Şair, yazar Asaf Halet Çelebi öldü.
(16 Ekim 1951) Pakistan Başbakanı Ali Han öldürüldü.
(16 Ekim 2003) Ressam Avni Arbaş öldü.
(17 Ekim 2002) Tiyatro oyuncusu Soner Ağın öldü.
(18 Ekim 1958) Yazar, Hüseyin Cahit Yalçın öldü.
(18 Ekim 1931) Thomas Edison öldü.
(19 Ekim 1961) Eski Başbakan Şemsettin Günaltay ödü.
(19 Ekim 1988) Besteci Necdet Koyutürk öldü.
(20 Ekim 1977) Besteci Ferit Tüzün öldü.
(20 Ekim 1999) Şair,yazar ve yayıncı Mustafa Kemal Ağaoğlu öldü.
(21 Ekim 1999) Siyaset adamı, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı öldü.
(22 Ekim 1906)Ressam Paul Cezanne öldü.
(23 Ekim 1999) Sinema oyuncusu Neriman Köksal öldü.
(24 Ekim 1999) Şair, yazar Behçet Kemal Çağlar öldü.
(25 Ekim 1924) Şair ve düşünür Ziya Gökalp öldü.
(26 Ekim 1958) Şair ve yazar Nurettin Artam öldü.
(26 Ekim 1974) Kurtuluş Savaşı komutanlarından Fahrettin Altay öldü.
(27 Ekim 2006) Karikatür sanatçısı Semih Balcıoğlu öldü.
(30 Ekim 1938) Yazar ve dilbilimci Ömer Asım Aksoy öldü.
(31 Ekim 1984) Hindistan Başbakanı İndra Gandhi öldürüldü.
(31 Ekim 2007) Bilim, siyaset ve devlet adamı Erdal İnönü öldü.